Televizyon dizileri, reklam filmleri ve sinema projeleri, son yıllarda ülkemizde önemli bir sektör haline geldi. Yetenekli çocuk oyuncuların ekranlarda daha sık yer alması, aileler için heyecan verici bir süreç olabiliyor. Ancak bu süreç yalnızca sahnede olmakla sınırlı kalmıyor; çocukların duygusal, zihinsel ve bedensel gelişimleri açısından çok hassas bir dönem başlıyor. Çocuk oyuncuların psikolojik sağlığı, sadece yasal düzenlemelerle değil, aynı zamanda bilinçli yetişkinlerin duyarlılığıyla korunabiliyor. Bu yazıda çocuk oyuncuların set ortamlarında ihtiyaç duyabileceği psikolojik destek, hakları ve ailelerin dikkat etmesi gereken noktaları ele alacağız.
Sürekli bir şey var etmemizin, ne yaparsak yapalım faydalı olmamızın hayatın en önemli ön koşulu haline getirildiği bir zamanda yaşıyoruz.
Çocuklar büyürken sadece fiziksel değil, duygusal olarak da birçok değişim yaşarlar. Yeni duygular tanır, yoğun hisler deneyimler ve zamanla bunlarla başa çıkmayı öğrenirler. Ebeveyn olarak, çocukların duygusal gelişimine destek olmak, onlara güvenli bir bağ kurmak ve gelecekteki ilişkilerine sağlam bir temel hazırlamak açısından çok önemlidir. Bu yazıda, çocukların duygusal gelişim süreçlerini desteklemek için uygulanabilir öneriler paylaşacağız.
Hayatımızın her evresinde kayıplarla yüzleşmek zorunda kalıyoruz. Sadece ötekiler özelinde değil, nesneler, alışkanlıklar ve geçmiş yaşantılar bağlamında da kayıplardan söz etmek mümkün.
Günümüzde teknolojiyle birlikte birçok alışkanlığımız gibi kumar oynama biçimleri de hızla değişiyor. Artık cep telefonundan birkaç dokunuşla bahis yapmak ya da internet sitelerinde şans oyunlarına katılmak mümkün. Kumarın bu kadar ulaşılabilir hale gelmesi, bağımlılık riskini de önemli ölçüde artırıyor. Peki kumar bağımlılığı nedir? Kimler risk altında olur? Hangi belirtiler dikkate alınmalı? Bu yazıda kumar bağımlılığı hakkında merak edilen soruları yanıtlıyor, destek ve iyileşme yollarını paylaşıyoruz.
Çocuklara kitap okuma sevgisini aşılamak ya da onların seveceği, ilgisini çekeceği kitaplar bulmak kimi zaman aileler için zor bir mesele haline gelebiliyor.
Disleksi, çocuğun okuma, yazma, konuşma ve öğrenme becerilerini etkileyen nörogelişimsel bir farklılıktır. Yaygın inanışın aksine zekâ geriliği ya da isteksizlikle ilgili değildir. Disleksi, beynin bilgiyi işleme biçiminin farklı olmasından kaynaklanır. Genellikle okul çağında fark edilir. Okuma-yazma öğrenme süreci başladığında belirtiler belirginleşir. Erken fark edilmesi ve doğru destekle yönetilmesi mümkündür.
Akran zorbalığı, aynı yaş grubundaki çocukların tek veya grup halinde başka bir çocuğa düzenli olarak fiziksel, sözel, sosyal, cinsel veya siber şiddet uygulaması olarak tanımlanmaktadır.
Gün boyu süren halsizlik, odaklanmakta güçlük çekme, en basit işleri bile yapmakta zorlanma… Kronik yorgunluk yaşayan birçok kişi, bu belirtileri zamanla “normal” kabul etmeye başlar. Oysa sürekli yorgunluk, bedenin ve zihnin önemli bir sinyali olabilir. Bu yazıda kronik yorgunluğun ne olduğunu, nedenlerini ve profesyonel destekle nasıl aşılabileceğini anlatıyoruz.
Uzaktan çalışma, mevcut işin, yürütüldüğü ortam dışında cep telefonu, tablet ve bilgisayar gibi çeşitli iletişim teknolojileri aracılığı ile yürütülmesidir. Yapılması gereken işler, işveren ve işçi arasında planlanır ve çalışanın bu programa sadık kalması beklenir.
Çocukların veya gençlerin hareketli olması, meraklı davranması ya da zaman zaman odaklanmakta zorlanması oldukça doğaldır. Ancak bu durum süreklilik kazandığında, günlük yaşamı ve başarıyı etkilediğinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) akla gelebilir. DEHB, bireyin dikkatini toplama, dürtülerini kontrol etme ve hareketlerini düzenleme becerisinde zorluk yaşamasına yol açan nörogelişimsel bir durumdur. Çocuğun ya da yetişkinin sadece ders başarısını değil, arkadaş ilişkilerini, aile içi etkileşimini ve özgüvenini de etkileyebilir.
Tükenmişlik kavramı psikolojik bir konsept olarak 1974 yılında Herbet Freudenberger tarafından oluşturulmuş ve günümüz toplumlarında da sıklıkla karşımıza çıkan bir...