Makale

KARNE PSİKOLOJİSİ

01.01.1970

KARNE, BAŞARININ TEK GÖSTERGESİ DEĞİLDİR!

Okulların yarıyıl tatiline girmesiyle gündeme gelen konulardan biri çocukların karneleridir. Karne, çocukların başarılarının tek göstergesi değildir. Karne, okul tarafından aileye sunulan ve çocuklarının okul hayatı konusunda ailelere yol gösteren rehberdir. Düzenli olarak alınan karneler aileler için çocukların okul hayatı ve notlarını takibi kolaylaştırmakla birlikte çocuğun başarılı olduğu ya da desteğe ihtiyacı olduğu alanlar konusunda ailelere yol gösterici olmaktadır. Bu yönüyle bakıldığında karneler aileler için bir övünç ya da utanç kaynağı değildir.

Karne zamanı geldiğinde bazı ebeveyn ve çocuklar heyecanlanırken bazı ebeveyn ve çocuklarda ise yoğun bir kaygı ortaya çıkmaktadır. Hem ebeveynde hem de çocuklarda bu tepki farklılıklarını ortaya çıkaran ise genellikle anne-babanın karneye yönelik yorumu olmaktadır. Anne-babanın karne ile ilgili yorumu çocuğun karneye yüklediği anlamı da belirlemektedir. Karnesindeki düşük notlardan dolayı eleştirilen, aşağılanan, suçlanan ve cezalandırılan çocuklar karneyi kendi değerinin bir göstergesi olarak görmeye başlamaktadır. Tam tersi olarak karnesindeki yüksek notları övülen ve ödüllendiren çocuk karnesini daha gerçekçi değerlendirecek ve kendisini de daha değerli hissedecektir.

Karne, çocukların sadece ders başarısını gösteren bir belge değildir. Karnede çocukların sosyal ilişkileri, öğretmenleri ile ilişkileri, ilgi alanları, sevdiği ya da sevmediği şeyler, okula devamlılıkları hakkında da bilgiler bulunmaktadır. Çocuk hakkında net bir bilgiye ulaşmak için karneyi tümüyle değerlendirmek ve sadece notlara odaklanmamak gerekir.

KARNE İLE İLGİLİ ÇOCUĞA NASIL YAKLAŞILMALI?

  • İyi notlar göz ardı edilmemeli ve yalnızca kötü notlar değerlendirilmemelidir.
  • Her çocuğu tek ve biricik olduğu unutulmamalı ve çocuğun karnesi kardeşlerinin, arkadaşlarının ya da ailedeki diğer çocukların karneleriyle asla kıyaslanmamalıdır.
  • Şiddetten uzak durulmalıdır.
  • Eleştiren, aşağılayan, küçük düşürücü ifadeler kullanılmamalıdır.
  • Karnesinden dolayı çocuk suçlanmamalı ve cezalandırılmamalıdır. Çocuğu suçlamak ya da aşağılamak aileler tarafından kısa vadede çocuğun motivasyonunu yükseltme amacına yönelik başvurulacak tek yol gibi görünse de uzun vadede çocuğun benlik saygısının azalmasına, kendisini değersiz görmesine ve motivasyonun düşmesine neden olacaktır.
  • Karnesi iyi de olsa kötü de olsa eve karnesiyle gelen çocuğa verilen değer ve sevgi hissettirilmelidir. Her zaman her koşulda sevildiğini, değer verildiğini ve kabul edildiğini hisseden çocuğun benlik saygısı ve özgüveni de artacaktır.
  • Çocukların öncelikle iyi notları övülmeli ve takdir edilmelidir. Sonrasında düşük notlar, düşük notların nedenleri ve bu konuda neler yapılabileceği çocukla birlikte değerlendirilmelidir. Örneğin, “bu dersindeki eksiklerinle ilgili önümüzdeki dönem neler yapabilirsin?” gibi.
  • Çocuğun karnesiyle ilgili hissettiklerini dile getirmesi sağlanmalı ve çocuğun dile getirdiği hisleri dikkatle dinlenmelidir.
  • Her çocuğun farklı alanlarda başarılı olabileceği unutulmamalı ve başarılı olduğu alanlar pekiştirilmelidir.
  • Çocuğun kapasite ve yeteneklerinin farkında olunmalı, çocuğun kapasite ve yeteneklerine uygun hedef ve beklentilerde bulunulmalıdır.
  •  Karnedeki notlar kişilik özelliklerinden bağımsız değerlendirilmelidir. Alınan kötü notun çocuğunuzun “başarısız ya da tembel” olduğunu değil o derse dair bir takım eksikliklerinin olduğunu gösterdiği unutulmamalıdır. “Sen tembel bir çocuksun.” yerine “Bu derse yeterince çalışmadığını düşünüyorum.” gibi ifadeler kullanmaya dikkat edilmelidir.
  • Karne bir rehber olarak görülmeli ve bu şekilde çocuğun geliştirilmesi gereken alanları tespit edilmeli ve çocuk bu konuda desteklenmelidir.
  • Bazı çocuklar çalışmasına ve çaba göstermesine rağmen karnedeki notları düşük olmaktadır. Böyle bir durumda öncelikle çocuğun çabası ödüllendirilmesi ve desteklenmeli sonrasında ise kötü notların altında yatan sebep (çocuk kaynaklı öğretmen kaynaklı, aile kaynaklı sebepler vs.) araştırılmalıdır. Sonuca ulaşabilmek için sorunun sebebinin tespit edilmesi ve ortadan kaldırılması gerektiği unutulmamalıdır.
  • Karnedeki iyi notlar abartıdan uzak, takdir edici ifadelerle (“Aferin ne kadar güzel notlar bunlar, tebrik ederim.” gibi) ödüllendirilmelidir. Maddi değeri yüksek ödüllerden kaçınılmalıdır. Maddi değeri yüksek olan ödüllerde çocuk için amacın ödül kazanmak olacağı ve bunun çocuğu geliştirmeyeceği unutulmamalıdır. Takdir edici sözlerin, anne-baba ile geçirilen kaliteli zamanın, güzel bir tatil planının ya da anne-baba ile gidilen yemek, sinema, tiyatro, müze vs. gibi planların en etkili ödüller olduğu unutulmamalıdır.
  • Tatil süresinin her şeyden önce eğlenmek ve dinlenmek ihtiyacını karşılaması gerektiği unutulmamalıdır.
  • Ders tekrar ya da telafilerine tatilin bitmesine yakın bir zamanda başlanması gerekmektedir. Bu tekrar ve telafi süreleri abartıya kaçmayacak sürede çocuğun gelişimine uygun olarak belirlenmelidir.
  • Kendinizi çaresiz hissettiğiniz noktada bir uzmandan (rehber öğretmen, psikolog) fayda alabileceğinizi unutmayın.

ÇADEM PSİKOLOJİ