Makale

YEME BOZUKLUKLARI

01.01.1970

Çocuklarda görülen beslenme ve yeme bozuklukları DSM-4 Tanı dizgesine göre 3’e ayrılır. Bunlar:

1. Pika

2. Ruminasyon bozukluğu

3. Beslenme bozukluğu

Ruminasyon Bozukluğu

Besin yutulduktan ve kısmen sindirildikten sonra, tiksinme ya da bulantı gibi bir neden olmaksızın yemeği tekrar ağzına getirmesi ve yeniden çiğnemesi olarak tarif edilmiştir. En az 1 ay süreyle böyle davranma durumunda şüphelenilmelidir. Çocukta hareketsizlik yanında rahatlama, haz alma gözlenir. Bu bozukluk sindirim sisteminden kaynaklanan hastalıklardan ayırt edilmelidir. Kötü beslenme, gelişme geriliği, susuz kalma, mide bozuklukları zaman içinde gelişebilir. Genelde 3. aydan sonra başlar ve ergenlikte azalır. Daha çok 3-12 aylar arasında, zeka geriliği olan çocuklarda ortaya çıkar. Erkek çocuklarda kızlardan 5 kat fazladır.

Nedenleri hakkında birçok görüş vardır. Evliliğinde sorun yaşayan ve bebeğine gerekli sevgiyi bakımı ve güveni göstermeyen annelerin çocukluklarında sıklıkla görülür. Psikososyal çevredeki yetersizliklerin de ruminasyona yol açtığı görüşlerden biridir. Bilinçli veya bilinçsiz çocuğu yetiştirmeye hazır olmama, ayrılık, anne ve babanın psikiyatrik, duygusal rahatsızlığı olması risk faktörüdür. Anne bebek ilişkinin bozulmasıyla paraleldir. Öğrenme teorisi ruminasyonun ortaya çıkışını ve sürekli hal alışını işlemsel şartlanma ile açıklar. Ruminasyon ile çocuğun içsel uyarımdan haz alması ve annenin dikkatini çekmesi olumlu pekiştirici, anksiyeteyi ortadan kaldırması olumsuz pekiştirici olarak işlev görür. Bazı tiplerinde ise zekâ geriliği olabilir. Sorun ciddi sürerse gelişme geriliği halsizlik hatta çocuğun kaybı söz konusu olur. Mide çıkışındaki doğuştan aşırı darlık, beyin zedelenmeleri, doğuştan kas hastalıkları, ilaca bağlı bulantı gibi durumlar muayene sırasında ayırt edilir.

Tedavide ebeveyn-bebek ilişki dinamikleri, bebeğin bu belirtiyi nasıl kullandığı değerlendirilerek uygun yaklaşım sağlanmalıdır. Terapi çocuğun psiko-sosyal çevresinin düzenlenmesi, bakım verenin şefkatli ilgisi, annenin tek ya da baba ile birlikte psikoterapiye alınmasını içerir. Tedavide anne çocuk etkileşiminin düzeltilmesi, davranışçı yöntemler, duyarsızlaştırma terapisi yanında sedatif ve antispozmatik ilaçlar da kullanılır.

Pika Besin özelliği olmayan ve yenilebilir olmayan maddeleri ısrarlı olarak yeme davranışı gösterme sorunudur. Tanı koyulabilmesi için 1 aydan fazla bu şekilde davranma ve çocukta zekâ geriliği, otizm, çocukluk şizofrenisi gibi bazı hastalıklar olmaması gerekir. Pikanın çeşitli türleri vardır en yaygın olanı kum, kil, toprak, plastik, bez, kireç, kâğıt, saç, kibrit ucu, ip yemektir. 12–24 aylıkta başlar, okul öncesi sonlanır.

Kansızlık, demir, çinko, kalsiyum eksikliği ile ilişkilendirilse de tam bir bağlantı bulunamamıştır. Bu bozukluğun ortaya çıkma nedenleri çok boyutludur. Çocuklar gelişim dönemlerine özgü olarak dünyayı tanımak için o dönemlerde her şeyi ağızlarına götürürler. Bu yüzden bu durumun pikayla ayrıştırılması gerekir. Pika görülen çocuklarda oral aktivite fazlalaşır ve bununla birlikte tırnak yeme, parmak emme görülür. Bu çocuklarda bağımlılık gereksinimleri ve agresif duyguları fazladır. Pika’nın görülme sıklığı %10 dur.

Ağır duygusal yoksunluk yaşayan ya da terkedilmiş çocuklarda daha sık görülüyor. Sıkıntı, anksiyete ve depresyonun pikayı alevlendirdiği bulunmuş. Mental retarde bireylerde pika çocukluk çağında başlar ve orta yaştan sonra azalabilir. Bu grupta pika mental retardasyonun ağırlığı ile ilişkilidir. Anoreksia nervoza ve bulimia nervoza görülen kişilerin çocukluklarında sıkça pika görülür.

Pika tedavi edilmezse kurşun zehirlenmesi, barsak tıkanması, sindirim sisteminde delinme, enfeksiyonlara neden olabilir. Nadiren acil cerrahi girişim; daha çokta aile tedavisi, davranışçı yöntemler kullanılır.

Beslenme Bozukluğu

Beslenme bozukluğu en az 1 ay süreyle başka bir rahatsızlığa bağlı olmadan belirgin kilo kaybı veya kilo alımının uzun süreli durması ve boy uzamasının da etkilendiği, sürekli olarak yemek yemiyor olma ile kendini gösteren bozukluktur. 6 yaşından önce oluşur. Zamanında anne sütünden katı yiyeceklere geçmemek, ebeveynlerin beslenme hakkında yanlış, ısrarcı ve müdahaleci tutumu nedenleri arasındadır. Çocuklukta görülen depresyon ve aşırı kaygı durumu da beslenme bozukluğunu tetikleyebilir. Çocukta huzursuzluk, ilgisizlik, içe kapanma, ısrarcı tutturan mızıl mızıl olma davranışları görülebilir.

Tablo uzun sürerse gelişme geriliği, zihinsel olgunlukta gecikme gelişebilir. Mutlaka sebebi araştırılmalıdır.Tedaviden önce değerlendirme yapılırken çocuğun aile ile ilişkisine, uyku düzenine ve oyun etkileşimine dikkat edilmelidir.

Bunlardan başka; DSM-4’te yer almayıp psikolojik nedenlerden veya yanlış ana-baba tutumlarının sonucunda oluşan rahatsızlıklarda vardır.

Post-Travmatik Yeme Bozukluğu

Ağzı hedef alan bir travmanın ardından veya tıbbi girişim sonrasında ortaya çıkar. Büyük çocuklarda yeme bozukluğuna, yemekle ilgili yoğun kaygı, boğulma ve tıkanma korkusu, boğulma ve ölüme ilişkin kâbuslar ve panik duyguları eşlik etmektedir.

Ailede benzer tepkilerin varlığı, çocukta anksiyeteye eğilim olması, geçmişte yaşanmış sorunlar hastalığın ciddiyetini ve seyrini etkiler. Yemeye yönelik korkunun duyarsızlaştırılması için terapiye almak, yeme davranışında değişiklikler planlamak, ayrıca oyun tedavisi, aile tedavisi kullanılır. Dirençli olgularda kilo kaybı ve gelişme geriliği başlarsa ilaç tedavisi kullanılır.

Annede yaygın anksiyete bozukluğu, obsesif-kompulsif bozukluk gibi bebeğine kötü bir şey olacağı, tıkanacağı korkularının olması uygun gelişim seviyesine paralel beslenme şekline geçişi engelliyecektir. Katı gıda alımı, kaşık-çatal kullanımı, yemeğe dokunma elleme engellenmeye çalışabilir. Çocuk kadar annenin de tedavi konusunda ele alınması gerekecektir.

Aşırı Beslenme

Bebeği gereğinden çok ve bebeğin isteği dışında zorla yedirme şeklinde görülür. Nadirde olsa kliniklere, çocuk çok kustuğu ya da anne çocuk ilişkisi bozulduğu için başvurulur. Burada anne bebeğin her ağlamasını açlığa yormakta ve çocuğunu yeterince büyütüp büyütemediği ile ilgili kaygılar yaşamaktadır. Her soruna yaklaşımı beslemek şeklindedir.

Bebek Anoreksiya Nervozası

Yiyecek reddi, aşırı seçicilik gözlenir. 6 ay ile 2 yaş arası ortaya çıkar. Bebeğin isteklerine annenin tutarsız ve uygunsuz yanıtlarının bebekteki ayırt ediciliği ketlediği, ilişkilerinde ikili çatışmaların gözlendiği, karşılıklılığın az olduğu, duygusal yoksunluk yaşandığı ve negatif duygulanımın yoğun olduğu çalışmalarda gösterilmiştir.

Seçici Gıda Reddi

Bebek belirgin şekilde ve sürekli bazı besinleri almayı reddeder. Sık rastlanan bir durumdur. Anoreksia nervoza gelişimi için risk faktörüdür. Davranışçı yöntem kullanılır.

Kolik

Beslenme bozukluğu olmasa da açlık ve beslenme ile ilişkilidir. Doğumu izleyen 2. 3. haftadan itibaren bebek sıklıkla ve ısrarla ağlar. Bağırsak kramplarından acı çeker gibidir. Bacaklarını karnına doğru çeker, kıvranır, sürekli ağlar. Anne çocuğun aç olduğunu düşünerek yeniden beslemeye başlar. Kolik tekrarlar, anne-çocuk bir kısır döngü içine girer. Anne gerginleştikçe bebek ağlar, bebek ağladıkça anne daha fazla gerilir. Anne-bebek ilişkisindeki gerilim, belirsizlik, ikircikli duyguların tabloyu arttırıcı ve uzatıcı etkisi vardır.

Çeşitli pozisyonlar, aralıklı emzirme, çeşitli bitki çayları, rezene, barsak düzenleyici-gaz gidericiler halk arasında kullanılsa da pek değişiklik olmaz. Aile bebek ilişkisi ve ailenin bilgilenmesine yönelik tedaviler yararlı bulunmuştur.

Bebek Obesitesi

Bebeğin aşırı kilolu olması yani beklenen normal kilo değerinin % 20 üstüne çıkmasıdır. Genetik yapı ile ilişki kurulsa da daha çok kalori alımı ile ilgilidir. Annenin bebeğin beslenmesine ilişkin kaygıları, bebekten gelen her uyaranın açlık olarak algılanması, çocuğun kilosu normalken bebeğin vücudunu bozuk beden algılaması olarak zayıf görme bozuklukları ile ilişkilidir. Sık ve bol beslenen çocuk açlığı ve tokluğu tanımayıp her sıkıldığı ve ruhsal doyum ihtiyacını yemek yiyerek karşılamaya başlar. Tedavisi güçtür. Annenin durumu kabul edip düzenli ve dengeli beslemeye gönüllü olması gerekir. Uygun egzersiz ve diyet gerekebilir.