ERGENLERDE DEPRESYON
Depresyon ergenlik döneminin en önemli ruh sağlığı sorunudur. Bu dönemde depresyonun görülme sıklığının %5 ile %20 arasında değiştiği bildirilmektedir. Çocukluk döneminde daha az görülmesine karşın, depresyonun ergenlikle birlikte görülme sıklığı belirgin bir biçimde artmaktadır. Depresyonun yaşam boyu görülme sıklığı çocukluk döneminde %3’ten az olduğu halde ergenlik döneminde bu oran %14’e ulaşmaktadır. Bu dönemde görülen depresyonun yetişkinliktekine benzer sonuçları olmaktadır. Depresyon, ergen için hem yeti yitimine sebep olmakta hem de intihar davranışı için bir risk etmeni oluşturmaktadır. Ergenlik dönemi depresyonu ülkemiz gençleri arasında da yaygındır (Eskin ve arkadaşları, 2008-383).
Amerika Birleşik Devletinde ergenlerde % 5 ile % 8 arasında, ilkokul çocuklarında % 2, okulöncesi dönemdeki çocuklarda % 1 oranında major depresyon bozukluğu vardır. Cinsiyet açısından oranlara bakıldığında kızlarda erkeklere oranla iki kat daha fazladır. Risk oluşturan faktörlere bakıldığında ailede depresyon öyküsünün olması, aile içi çatışmalar, akademik başarının düşük olması, cinsel kimliğin belirsizliği, anksiyete bozukluğu gibi olaylar ergenlerde depresyonun oluşmasında etkilidir. İlkokul çocukları için kendini aşrı suçlama ve özsaygı düzeyinin düşük olması, aile içi çatışmalar, eleştiri ve akademik başarının düşük olması gibi çevresel stresörlerdir (Son and Kırchner,2000:2299).
Ergenlerdeki depresyon semptomlarının bazıları şunlardır;
1- Fiziksel bir hastalığa bağlı olmayan vücut ağrıları, kas gerilmeleri, sindirim bozuklukları.
2- Mutsuzluk, tedirginlik ve endişe hali.
3- Kontrol edilemeyen öfke durumu.
4-Kendine güvenmeme, eleştirel yaklaşım ve suçluluk duyguları hakimdir (Miller, 2002:49).
Bunların dışında okula uyum güçlüğü, uyuşturucu madde bağımlılığı, sevgi ilişkilerinde reddedilme, aileden uzaklaşma, odaya çekilerek kapanma, okulda başarının düşmesi, giyimine özen göstermeme, toplumsal etkinliklerden kaçınma, aile sorunlarında işbirliğinden kaçınma, karşı gelme gibi davranışlarda depresyonla ilişkilendirilebilinir (Köknel, 1992:162).
Yine ergenin bazı bilişsel ve davranışsal özellikleri depresyon ile ilişkilidir. Ergenlik depresyonuyla ilişkili olan özelliklerden biri benlik saygısıdır. Benlik saygısı yüksek ergenlerde depresyon olasılığının daha düşük olduğu gösterilmiştir. Ergenlikteki baş etme becerilerinden biri sorun çözme diğeri ise atılganlıktır. Yetersiz sorun çözme beceri düzeyi depresyon ve intihar davranışının ortaya çıkmasında ve sürmesinde önemlidir. Sorun çözme yaklaşımı, ergenlik ve genç yetişkinlik dönemindeki duygusal sorunların önlenmesi ve sağaltımında önemli bir yol olarak görülmektedir. Çocukluktan sonra ergen için akranların ve dış dünyanın önemi artmakta, hatta yaşamsal değere ulaşmaktadır. İlişkiyi başlatıp sürdürebilme ve akranların olumsuz etkilerini sınırlayabilme becerileri ergenin ruhsal gelişimi üzerinde etkilidir (Eskin ve arkadaşları,2008:383).
Yapılan araştırmalara göre son 20 yılda ergenlerde ve çocuklarda intihar olayları artmıştır. İntihar 10 ile 15 yaşındaki çocuklar arasında dördüncü sırada yer alırken, 15 ile 25 yaş arasındaki genç yetişkinlerde üçüncü sırada yer almaktadır. Çocuklar ve genç yetişkinler arasında intihar ile psikiyatrik bozukluklar arasındaki ilişkinin az olduğu yapılan çalışmalarda ortaya konmuştur. Aile içi çatışmalar ve akranlarla yaşanan problemler bu yaş grubunda intihar davranışlarının ortaya çıkmasında daha önemli etkenlerdir (Degmecic and Filafovic,2008:143).