Makale

PANİK BOZUKLUK

01.01.1970

PANİK BOZUKLUK

 

Panik bozukluk, beklenmeyen panik ataklar, yeni atakların geleceği ile ilgili endişe duyma, atakların meydana geleceği yerlerle ilgili yoğun korku yaşama ve kaçınmanın görüldüğü psikolojik rahatsızlık halidir.

Panik bozukluk oldukça yaygın görülen psikiyatrik rahatsızlıklardandır. Yaygınlık oranı %3-4 olarak tahmin edilir. Sıklıkla 20’li yaşlarda ortaya çıkmasına rağmen her yaşta ortaya çıkabilir.

Panik Atak:

Panik bozuklukta ani ve açıklanamayan panik atak belirtiler nöbeti vardır. Panik atak tek başına bir bozukluk değil, değişik hastalıkların seyri (şiddetli travmalar, fobiler, madde kullanımı vb.) ve yoğun kaygı sırasında ortaya çıkabilecek belirtiler kümesidir. Bu belirtiler;

  • Kalp çarpıntısı

  • Terleme

  • Titreme

  • Nefesin kesilmesi ya da boğulma hissi

  • Sersemlik

  • Baş dönmesi veya bayılma hissi

  • Kontrolünü kaybetme ya da çıldırma (delirme) korkusu

  • Ölme korkusu

  • Kişinin kendisini bedeninin dışında hissetmesi/ bedenine yabancılaşması

  • Ortamın gerçek değilmiş gibi algılanması

  • Uyuşma ve karıncalanma

  • Sıcak basması ya da üşüme olarak sıralanabilir.

Bu belirtilerden en az 4’ ünün 10 dakika içerisinde en yüksek seviyeye ulaştığı duruma “panik atak” denir.

Panik atak belirtileri çok sık ortaya çıkabilir, bazen haftada bir ya da daha sık olur. Genellikle dakikalarca bazen de saatlerce sürer.

Panik atak genellikle bir olay ya da durum sonucu (kalabalık otobüste olma, evde tek başına kalma, asansöre binme, araba kullanma vb.) ortaya çıkabildiği gibi bazen de gevşeme hali, uyku hali gibi tehlikesiz görünen ve beklenmeyen durumlarda ortaya çıkabilir.

Panik atakta kişi yoğun bedensel belirtiler yaşar. Yaşana bu bedensel belirtiler kişini kaygısını daha da arttırır. Kendi bedenine odaklanan kişi bedeninde oluşan, aslında normal ve tehlikesiz olan, bu belirtileri anlamlandırmakta güçlük çeker ve bu belirtileri yanlış yorumlayarak kendisine kötü bir şey olacağının (kalp krizi, felç vb.) sinyalleri olduğunu düşünür. Bu yanlış yorumlamalar neticesinde de daha fazla kaygı duyar ve panik atak belirti şiddetinin artmasına yol açar. Panik atak belirtileri şiddeti artınca kişi kontrolü kaybedeceğini, delireceğini hatta öleceği düşünür ve yardım arayışına girer. Panik atak yaşayan kişiler sıklıkla hastane acil servislerine başvururlar ve burada herhangi bir fiziksel rahatsızlıkları olmadığını öğrenirler. Bunu inandırıcı bulmayarak çeşitli kontrolden geçmek istediklerinde de sonuç değişmez. Bu kişilerde tıbbi sorun bulunmaz.

Tekrar hatırlanacağı üzere panik atak tek başına bir bozukluk değildir. Bunun bir psikiyatrik hastalık olarak sayılması için panik atakların tekrarlıyor olması, kişinin bu tekrarlara yönelik beklenti geliştirmesi, tekrar olmasını önleme yönelik tedbirler almaya çalışması ve bunların en az 1 aydır yaşanıyor olması gerekir. Panik ataklar böyle bir hale geldiğinde “panik bozukluk” tan söz edilebilir.

Panik bozukluk “agorafobili” ve “agorafobisiz” olarak ikiye ayrılır.

Agorafobi:

Toplumsal alan ya da açık alan korkusu olarak bilinir. Kişi panik belirtilerinin ortaya çıkması durumunda yardım isteyemeyeceği ya da kaçamayacağı yerlerde ya da durumlarda bulunmaktan kaygı duyar.

Bu alanlar/ durumlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Tek başına evin dışında ya da içinde olma

  • Sinema, tiyatro, konser vb. alanlar

  • Kalabalık ortamlar

  • Sıra bekleme durumu

  • Toplu taşıma araçlarını kullanma vb.

Kişi bu durumlardan kaçınır, yoğun bir kaygıyla katlanır ya da yanında mutlaka bir kişiye ihtiyaç duyar.

Unutulmamalıdır ki, panik bozukluk tedavisi olan, psikoterapi ile kısa sürede ve en iyi sonuç alınan psikolojik bozukluklardan biridir. Yukarıda ifade edilen tüm belirtiler uzun süredir devam ediyorsa mutlaka profesyonel bir desteğe başvurulmalıdır.

Kaynaklar:

  • Davison, G. C. & Neale, J. M. (2004). Anormal Psikolojisi. (7. Baskı). (İ. Dağ, Çev. Ed.). Ankara: Türk Psikologlar Derneği Yayınları.

  • Öztürk, M. O. & Uluşahin, A. (2014). Ruh sağlığı ve bozuklukları I. (12. Baskı). Ankara: BAYT Yayınları.