Makale

KARŞI CİNSLE PROBLEMLER

01.01.1970

Ergenliğin başlarındaki büyümenin hızlı oluşu, biyolojik-cinsel gelişmeye eşlik eden hormonel salgılar buluğda ve onu izleyen yıllardaki ergenin hem duygularında, hem de davranış ve tutumlarında belirgin farklılıklar sergilemesine neden olur.

Duyguların Yoğunluğunda Artış: Buluğdan başlayarak ergenin duygularının yoğunluğunda artma olur. Üzüntü, sevinç, öfke, korku gibi duygularını ifade ederken bu yoğunluk göze çarpar. Artan duygululuk ve coşku hali ergende duygularını dışa vurma ve ifade etme ihtiyacını doğurur. Olumsuz duygular el, kol hareketleri, yüz ifadesi ve bağırma gibi sözlü ve sözsüz davranışlarla dışa vurulurken, heyecan, coşku ve karşı cinse yönelik duygular şiir veya öykü yazma, hatıra defteri tutma aracılığı ile kağıda yansıtılır.

Aşık Olma: Karşı cinse yönelik ilgiler buluğ öncesinde başlar. Ergenlikte cinsel içerikli beğenme ve beğenilme arzusu bireye heyecan veren bir duygudur. Cinsler arasındaki yakınlaşma eğilimi, ergenliğin başlarında daha çok grupta bir arada olma isteği taşırken sonraları karşı cinsten belirli bireylere yönelmiş romantik duygular ortaya çıkar.

Mahcubiyet ve Çekingenlik: Buluğ öncesinden başlayan ve buluğda da devam eden bir durumdur. Adeta vücutlarını saklamak isterler. Vücutlarında meydana gelen farklı zaman ve hızlardaki değişiklikleri saklamak ve ya kendi vücutlarını meraklı gözlerden saklama amacı taşıdığı düşünülebilir.

Aşırı Hayal Kurma: Biyolojik-cinsel gelişme, duygululuktaki artış ve zihinsel gelişme, ergenlerin akıllarından geçirdikleri yoğunluğunu ve niteliğini de değiştirir. Ergen hayal kurma yolu ile arzularını düşüncelerine yansıtır. Hayal konusu geleceğe yönelik tasarılar olabileceği gibi, gerçekleşmesini isteyebileceği herhangi bir isteği de olabilir. Hayalin içeriği genellikle karşı cinse yöneliktir. Hayal etme yaratıcı düşünceyi besleyen en önemli güçtür. Bu anlamda yararlıdır. Ancak gerçekleştirilmemiş istekler sanki olmuş gibi hayal ediliyorsa, o zaman ergenler için bir sığınma ve telafi etme aracı haline getirilmiş demektir.

Tedirgin ve Huzursuz Olma:Bu duygu ergenin karşı karşıya kaldığı stres uyarılarının etkisine göre ve uyaranları algılayış biçimine göre değişmektedir. Meydana gelen değişikliklere alışma çabalarının yanı sıra, akranları ve yetişkinlerle olan sosyal ilişkilerdeki aksamalar veya bu isteğin engellenmesi de huzursuzluk yaratabilir.

Yalnız Kalma İsteği: Buluğdaki bir kız veya erkek zaman zaman başkalarından uzaklaşmak, kendisi ile baş başa kalmak istiyor gibidir.

Çalışmaya Karşı İsteksizlik: Hızlı büyümenin olduğu bu dönemde ergenin bir miktar durgun ve atıl olduğu adeta hareket etmeye üşendiği zamanlar vardır. Çalışmaya daha az isteklidir. vücut enerjisini adeta büyümeye harcıyor gibidir.

Çabuk Heyecanlanma: Ergen yeni durumlarla karşılaştığında, bu kendisi için alışık olmadığı bir durumsa heyecanlanıp korkabilir. Heyecan dengesi tam oluşmadığı için duygularının kontrolü zordur. Çoğu ergen heyecan verici durumlar karşısında kolayca kızabilir. Kızarma ergende korku yaratan istenmedik bir durumdur. Sadece bu korku tek başına ergeni heyecanlandırıp, kaygısını arttırabilir. Ergen bu durumda kendisinin başkaları tarafından aciz, güvensiz ve korkak gibi algılanabileceğini düşünür ve bu izlenimi bırakmaktan dolayı üzüntü duyar. Heyecanların kontrolü öğrenme ile kazanılır veya olgunlaştıkça belirli durumlar karşısında gösterilen duygusal tepkilerde dengelilik artar.