Makale

DİSSOSİYATİF BOZUKLUKLAR

01.01.1970

DİSSOSİYATİF BOZUKLUKLAR

Dissosiasyon çözülme anlamına gelmektedir. Dissosiyatif bozukluklarda tıbbi bir rahatsızlık bulunmadığı halde kişinin bellek, kimlik, bilinç ya algı bütünlüğünde bozulmalar görülmektedir. Dissosiyatif bozukluklar bir anda ya da aşamalı bir şekilde, geçici ya da kronik olabilmektedir. Araştırmalar çocukluk çağında yaşanan fiziksel, duygusal ve cinsel travmalar ile dissosiasyon arasında yüksek bir ilişki olduğunu göstermektedir. Dissosiyatif bozukluğu olan kişilerde, organik bir nedeni bulunmayan fiziksel şikâyetler, kronik kas ve mide ağrıları, bayılmalar, öfke krizleri, bazı olayları ya da kişileri unutma gibi belirtiler görülebilir. Dissosiyatif bozukluklar 4 alt tipten oluşmaktadır.

  1. Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu

En temel belirtisi kişinin hafızası ve kimliğiyle ilgilidir. Kişi kendisine birden çok kimlik yaratır ve her kimliğin ayrı özellikleri ismi, duygu, düşünce, davranış şekilleri bulunmaktadır.  Kimlikler arası geçiş kişide çok hızlı olabilir ve genelde diğer kimliğe geçtiğinde önceki kimliğinde yaptığı davranışları hatırlamazlar.

  1. Dissosiyatif Amnezi

Dissosiyatif amnezide kişi kendisi için stres verici ya da travmatik olayları organik bir bozukluğu olmamasına rağmen ani bir şekilde unutur. Kişinin unutkanlığı spesifik bir alanla sınırlıdır; genel bilgileri hatırlamada bozulma görülmez. Dissosiyatif amnezi birkaç saat yada günlük olaylarla sınırlı kalabilir, tüm yaşam deneyimleriyle ilgili olabilir, bazı olaylar ve kişilere spesifik bir unutma olabilir ya da bir yaşam olayından hemen sonra unutmanın yaşanması şeklinde görülebilir.

  1. Dissosiyatif Füg

Kişinin bir anda geçmişini ve kimlik bilgilerini unutması ve evinden, işyerinden ayrılması şeklinde görülmektedir. Bu kişiler, kimlikleriyle ilgili hafıza kaybı yaşadıklarının bilincinde değildirler. Dissosiyatif füg çoğunlukla kısa sürmektedir, nadiren aylarca sürebilir.

  1. Depersonalizasyon ve Derealizasyon Bozukluğu

Depersonalizasyon, kişinin bedeninden ayrıldığı ve ona dışardan bir gözlemci gibi baktığı hissinin sürekli ya da tekrarlayıcı bir şekilde yaşaması olarak tanımlanmaktadır. Derealizasyon ise kişinin dünyaya ve çevresine karşı yabancılık duygusu yaşaması olarak tanımlanmaktadır. Kişi çevresini ve çevresindeki insanları değişmiş ya da yabancılarmış gibi hissederler. Depersonalizasyon ve derealizasyon bazen tek tek bazen de ikisi birlikte görülebilmektedir. Depersonalizasyon ve derealizasyon genellikle travmatik ya da stresli olayların sonrasında ortaya çıkmaktadır.

Kaynaklar:

Kulaksızoğlu, I., Tükel, R., Üçok, A., Yargıç, İ., Yazıcı, O. (2009). Psikiyatri. İstanbul

Üniversitesi Basım ve Yayınevi, İstanbul.